Mevcut Cumhurbaşkanı kaç defa seçilebilir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca 21.01.2017 tarihinde kabul edilen 6771 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” Resmi Gazete’nin 11.02.2017 tarihli, 29976 sayılı nüshasında yayınlanmıştır. 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum sonuçları 28.04.2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış, Anayasa değişikliğinin bazı maddeleri yayım tarihinde bazı maddeleri ise ilk birlikte yapılacak olan 24.06.2018 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçim takviminin başladığı 30 Nisan 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 24.06.2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ilk kez birlikte yapılmakta ve bu seçimin mevcut Cumhurbaşkanının ilk seçimi olup olmadığı tartışılmaktadır. Anayasa’nın 101. maddesinde yer alan, “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmüne dayanarak, mevcut cumhurbaşkanının yeni sistem içinde ikinci kez seçilemeyeceği ileri sürülmektedir. Bu makalede, mevcut cumhurbaşkanının yeni sisteme göre iki defa seçilip seçilemeyeceği tartışılmaktadır

1. Cumhurbaşkanının İlk Kez Halk Tarafından Seçilmesi ve Yapılan Hukuki Tartışmalar

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin değişiklik ilk defa 31 Ekim 2007 tarihli Anayasa Değişikliği ile gerçekleşmiştir[1]. 29 Ekim 1923 tarihli Anayasa değişikliğinden bu tarihe kadar, Cumhurbaşkanlarını Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin seçmesi usulü benimsenmiştir. Meclisin ilk seçtiği cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, son seçtiği cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmuştur. Bu tarihler arasında yürütme organı çift başlı bir yapıda olmuş, Cumhurbaşkanı yanında başbakan ve bakanlardan oluşan hükümetler görev yapmıştır. 1921 ve 1924 Anayasalarında Meclisin mutlak üstünlüğüne dayalı hükümet sistemleri uygulanmıştır. 1961 ve 1982 Anayasalarında 2007 yılına kadar uygulanan klasik parlamenter sistem gereği Cumhurbaşkanları “tarafsız, yetkisi, sorumsuz” kabul edilmiştir. 2007 yılında Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi usulü getirilmiş, ancak, parlamenter sistemdeki yetki, sorumluluk ve tarafsızlık konumu değiştirilmemiştir.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilme usulünü belirlemek üzere, 19 Ocak 2012 tarih ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununu çıkarılmıştır. Söz konusu Kanun, 26 Ocak 2012 tarih ve 28185 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak aynı gün yürürlüğe girmiştir. 19.01.2012 günlü, 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun Geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, “Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresi yedi yıldır” (2) numaralı fıkrasında da “31.5.2007 tarihli ve 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce seçilen Cumhurbaşkanları, iki defa seçilememeleri kuralı dahil, Anayasa’nın değişiklik öncesi hükümlerine tabidir” denilmiştir.

Cumhurbaşkanını halkın seçmesi usulüne ilişkin 31 Ekim 2007 tarihli değişiklik halkoyuna sunulmadan Türkiye Büyük Millet Meclisi erken seçim kararı almış ve 22.7.2007 tarihinde yapılan seçimler sonucu oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi, 28.8.2007 tarihinde Abdullah GÜL’ü Onbirinci Cumhurbaşkanı olarak seçmiştir. 19 Ocak 2012 tarih ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununun Geçici 1. Maddesi ile Abdullah GÜL’ün görev süresinin 7 yıl olduğu ve iki defa seçilebilme hakkından yararlanamayacağı hükme bağlanmak istenmiştir. Bu hükmün iptaline ilişkin açılan davada Anayasa Mahkemesi, eski Cumhurbaşkanının görev süresinin önceki Anayasa göre 7 yıl olduğuna, ancak iki defa seçilme hakkı yönünden yeni anayasa hükmüne tabi olduğuna karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin, 19.01.2012 günlü, 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun Geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, “Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresi yedi yıldır” hükmüne ilişkin iptal talebini red gerekçesi şöyledir:

“Anayasa’nın değişik 101. maddesinde Cumhurbaşkanının görev süresinin beş yıl olduğu hükmü yer almaktadır. Bu hükmün yürürlüğe girmesinden sonra halkoyu ile seçilecek cumhurbaşkanları açısından görev süresinin beş yıl olduğu konusunda bir kuşku bulunmamaktadır. Ancak aynı şeyi değişiklik yürürlüğe girmeden önce Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmiş olan Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresi bakımından söylemek mümkün değildir. Zira Anayasa’nın önceki 101. maddesinde Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisince yedi yıllık bir süre için seçileceği öngörülmüştür. Onbirinci Cumhurbaşkanı bu kurala göre seçilmiş olup seçimiyle birlikte görev süresi de belirlenmiştir. Anayasa değişikliğine ilişkin 5678 sayılı Kanun’da Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin özel bir düzenleme yer almadığından Anayasada yapılan bu değişiklikle Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresinin kısaltıldığı sonucuna varılamaz. Görev süresinin kısaltıldığına ilişkin bir düzenleme olmadığına göre Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresi Anayasa’ya göre yedi yıldır. İptali istenen düzenlemede de Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresinin yedi yıl olduğu vurgulanarak konuya açıklık getirilmiştir”[2].

Anayasa Mahkemesi kararında, Cumhurbaşkanının Anayasa’nın önceki 101. maddesinde belirtilen 7 yıllık süre için seçildiği, seçimiyle birlikte görev süresinin kendisi bakımından kesinleştiğini, görev süresinin kısaltıldığına ilişkin Anayasa’da istisnai bir düzenleme de olmadığından, Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresinin Anayasa’ya göre yedi yıl olduğuna ilişkin Kanuni düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığına hükmetmiştir. Böylece Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlarının görev sürelerine ilişkin, seçildikleri anda Anayasa’da tanınan süreye tabi olduğu, sonradan yapılan Anayasa değişikliklerinde istisnai bir düzenleme olmadıkça, görev süresi bakımından yapılan kısaltmaların geçerli olmadığına hükmetmiş olmaktadır.

Anayasa Mahkemesi görev süresi yönünden Onbirinci Cumhurbaşkanının seçildiği dönemdeki hükme tabi olduğunu söylerken, “iki defa seçilme kuralı” bakımından görev süresi içinde yapılan anayasa değişikliği hükmüne tabi olduğunu kabul etmiştir:

“5678 sayılı Kanun’la değiştirilen Anayasa’nın 101. maddesinin ikinci fıkrasının bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebileceğini düzenleyen hükmü, maddenin eski metninde yer alan bir kimsenin iki defa Cumhurbaşkanı seçilmesini yasaklayan kuralı ortadan kaldırmıştır. Yeni düzenleme Cumhurbaşkanı adayı olmaya ilişkin diğer koşulları taşıyanlara ikinci kez aday gösterilme hakkını tanımaktadır. Bu hak bakımından Anayasada mevcut ve önceki Cumhurbaşkanları açısından herhangi bir istisna öngörülmemiştir. Bu nedenle mevcut ve önceki Cumhurbaşkanlarının bu haktan yararlanmaları doğaldır. Ayrıca seçme ve seçilme hakkı Anayasa’nın 67. maddesinde vatandaşlar açısından bir temel hak olarak öngörülmüştür. Cumhurbaşkanı seçimlerinde aday olma ve oy verme hakkının da bu madde kapsamında temel bir hak olduğu konusunda bir kuşku bulunmamaktadır.

 Anayasa değişikliği ile kaldırılan iki defa Cumhurbaşkanı seçilme yasağının kanunla geçmişe dönük olarak uygulanabilir hale getirilmesi anayasa koyucunun bu konudaki iradesiyle bağdaşmamaktadır. Anayasada iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilme imkânının öngörülmesi mevcut ve geçmişte bu görevi yapmış olanların seçilme haklarını ileriye dönük olarak olumlu yönde etkileyen bir düzenlemedir. Anayasanın tanıdığı temel bir hakkın kanunla ortadan kaldırılması mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 67. ve 101. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir”[3].

Görüldüğü gibi Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanının görev süresini seçildiği anda oluşan kazanılmış bir hak gibi görüp, yeni düzenlemede bu süreye ilişkin istisnai bir hüküm olmadıkça görev süresinin yeni düzenlemeye tabi olmayacağını; ancak, iki defa seçilmeyi aday olma hakkı kapsamında değerlendirip, seçilme hakkını ileriye dönük olumlu yönde etkileyen bir düzenlemenin, kanunla kaldırılmasını Anayasaya aykırı bulmaktadır.

Çoğunluğun kararına muhalif bir Anayasa Mahkemesi üyesi, “kamu hukuku alanında genel olarak kişilerin bulunduğu statülerin kazanılmış hak oluşturmadığı ve Cumhurbaşkanı seçilmenin bir hak değil, onurlu bir görev ve bu görevin gerektirdiği yetkileri kullanma olanağı sağladığı gözetildiğinde, kanunların derhal uygulanması ilkesi uyarınca, Onbirinci Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin beş yıla indirilmiş olduğunun kabulü gerekir” demiştir[4]. Aynı üye iki defa seçilme hakkı yönünden, “(2) numaralı fıkra bakımından da statü hukukunun gereği olarak, Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, bu tarihten önce seçilen Cumhurbaşkanlarının da iki kez seçilme olanağından yararlanmaları ve yeni kurallara tâbi olmaları gerekir” demiştir[5].

Anayasa Mahkemesi’nin kararında, çoğunluk üyeleri ile muhalif üyeler arasında ortaya çıkan görüş ayrılığı, mevcut Cumhurbaşkanının görev süresini tamamlamadan, yapılan anayasa değişikliği ile görev süresi kısaltıldığında, mevcut cumhurbaşkanına bu hükmün derhal uygulanıp uygulanmayacağı noktasında düğümlenmektedir. Çoğunluk, seçildiği andaki görev süresinin kazanılmış hak olduğunu, sonraki düzenlemeden etkilenmeyeceğini söylerken; azınlıktaki üyeler, görev süresinin kazanılmış hak olmayacağını sonraki düzenlemenin özel bir istisnai hüküm getirilmedikçe derhal uygulanması gerektiği görüşünü taşımaktadırlar. Ancak bütün üyelerin birleştiği nokta, iki defa seçilme hakkı yönünden mevcut Cumhurbaşkanının da yeni kurala tabi olması gerektiği yönündedir.

2007 Anayasa Değişikliği sonrası yapılan tartışma, Anayasal statüsü değişmeyen Cumhurbaşkanının görev süresine ilişkindir. Oysa, 2017 Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı ifadesi korunmuş olsa da, cumhurbaşkanlığı makamının anayasal statüsü değiştirilerek, başkanlık sistemine uygun başkanlık statüsü getirilmiştir. Dolayısıyla, “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü, Anayasanın 101 ve 102. Maddelerinin değiştirilmesi ile yeni bir içerik kazanmıştır. Bu nedenle, mevcut Cumhurbaşkanının bu hüküm karşısındaki durumunu, Cumhurbaşkanının yeni anayasal statüsü üzerinden değerlendirmek gerekmektedir.

2. Mevcut Cumhurbaşkanı ilk kez Başkan seçilmektedir

Anayasa koyucu, devlet başkanının statüsünde, görev süresi ve seçilme usulünde, görev ve yetkilerinde her zaman değişiklik yapabilir. Kamu hukukunun genel ilkesi olarak, statüler kazanılmış hak olmadığından, bu statü içinde olanlar değişen statüye tabi olurlar.

2017 Anayasa değişiklikleri ile birlikte, Cumhurbaşkanının statüsünü düzenleyen 101 ve 102. maddelerin tümden değiştiğini kabul etmek gerekir. 2007 Anayasa Değişikliği sonrası düzenlemede “Cumhurbaşkanı” başlığı altında, 101. maddede “Nitelikleri ve tarafsızlığı”, 102. maddede “Seçimi” düzenlenmekteydi. 2017 Anayasa Değişikliği sonrası bu iki madde birleştirilerek 101. maddenin kenar başlığı “Adaylık ve seçimi” olarak değiştirilmiştir. Her ne kadar maddenin ilk iki fıkrasına göre, “Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir (f.1). Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir(f.2)” hükümleri şeklen değiştirilmemiş de olsa, bu fıkralar Cumhurbaşkanının yeni statüne uygun yorumlanmalıdır. Dolayısıyla “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü, 31 Ekim 2007 tarih ve 26686 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olsa da, 11.02.2017 tarihli Anayasa Değişikliği ile maddenin tümden değişti ve yeni bir içerik kazandığının kabul edilmesi gerekir.

Nitekim 6771 sayılı Kanun’un 18. maddesinin b) fıkrasına göre, “..101 ve 102 nci maddelerinde yapılan değişiklikler, birlikte yapılacak ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte, …yürürlüğe girer”. Bu iki madde 101. maddede birleştirilerek tümden değiştirilmiş ve birlikte yapılan 24 Haziran 2018 seçimlerine ilişkin takvimin başladığı 30 Nisan 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü de, 2017 Anayasa değişikliklerinin bütünlüğü içinde yeniden anlam kazanmış ve 30 Nisan 2018 tarihinde seçim takviminin başlaması ile ilk uygulaması yapılmıştır.

2017 Anayasa değişikliklerine baktığımızda Cumhurbaşkanının anayasal statüsünün değiştiği açıktır. Yürütme yetkisi, 2017 Değişikliği öncesi Anayasanın 8. maddesine göre “Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu” tarafından yerine getirilirken; yeni düzenlemede tek başına Cumhurbaşkanı yürütme görev ve yetkisini üstlenmiştir. Aynı şekilde, Anayasa’nın yeni 104. maddesinde ifade edildiği gibi “Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir”. Anayasa’nın 101. maddesinin son fıkrasında yer alan “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir” hükmü kaldırılmıştır. Bu değişiklikleri anayasanın bütünlüğü içinde yorumladığımızda Cumhurbaşkanının anayasal statüsünün değiştiği açıktır.

Değişen yeni hukuki statüye göre, parlamenter sistemdeki cumhurbaşkanlığı statüsü kaldırılmış, yerine başkanlık sistemindeki “başkan statüsü” getirilmiştir. Nitekim, 6771 sayılı Anayasa Değişikliği Kanun Teklifinin “Genel Gerekçesi”nde, “Bu anayasa değişikliği ile öngörülen hükümet sisteminin kurgulanırken, Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin eş zamanlı olarak yapılması ve sistemde bir tıkanmanın ortaya çıkması halinde parlamento ve başkanlık seçimlerinin birlikte yenilenmesine imkan verilmektedir” denilerek, yapılacak ilk birlikte seçimin başkanlık seçimi olduğu ifade edilmektedir. Parlamenter sistemdeki; yetkisiz, sorumsuz ve tarafsız devlet başkanlığı konumundan; başkanlık sistemine uygun şekilde yürütme yetkisini tek başına kullanan, yetkili, sorumlu ve partili devlet başkanlığı statüsüne geçiş yapılmıştır. Cumhurbaşkanlığı kelimesi aynen kalmış olmakla birlikte, devlet başkanı artık başkanlık sistemindeki başkan statüsündedir. Dolayısıyla yeni statü başkanlık statüsüdür ve yeni statüye uygun yapılacak seçimde ilk başkanlık seçimidir.

Bu yeni Anayasal statüye uygun olarak Anayasa’nın 77. maddesine göre, “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır”. Geçici 21. maddeye göre, “Meclisin seçim kararı alması halinde, 27’nci Yasama Dönemi milletvekili genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır”. Geçici 21. Maddenin H fıkrasına göre, “Anayasanın 67 nci maddesinin son fıkrası hükmü, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra birlikte yapılacak ilk milletvekili genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi bakımından uygulanmaz”. Anayasa Değişikliği hakkında Kanun’un 18. Maddesinin b) fıkrasına göre, “75, 77, 101 ve 102 nci maddelerinde yapılan değişiklikler, birlikte yapılacak ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte, …yürürlüğe girer”. Bu düzenlemeler, yeni sisteme göre birlikte seçimi zorunlu kılmakta ve Anayasa Değişikliğine dair Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak seçimleri de “ilk seçim” kabul etmektedir. 

Bu hükümler gereğince erken seçim kararı alınmış ve 24 Haziran 2018 tarihinde yeni statüye uygun ilk birlikte seçim yapılacaktır. Bu seçimle seçilen mevcut Cumhurbaşkanı, yeni statüye göre ilk seçimini gerçekleştirecektir. Anayasanın 101. maddesinde 2007 yılında getirilen “bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü, 2017 değişikliği sonrası Anayasanın bütünlüğü ilkesine uygun amaçsal yoruma tabi tuttuğumuzda, “bir kimse en fazla iki defa başkan seçilebilir” anlamına gelir. Dolayısıyla bu mevcut cumhurbaşkanının ikinci seçimi değil, yeni statüye göre ilk başkanlık seçimidir.

Anayasa’nın lafzi ve dar yorumu, mevcut cumhurbaşkanının bu seçiminden sonra bir kez daha seçilemeyeceği şeklinde bir yoruma imkan vermektedir.  Bu tartışmalara yer verilmemesi bakımından en doğru çözümün, 2017 Anayasa Değişiklikleri kapsamında geçici bir madde ile soruna çözüm üretilmesiydi. Ancak, bu yönde bir geçiş hükmü konmamış olması, amaçsal ve anayasanın bütünlüğüne uygun yorum ilkeleri bağlamında aynı sonuca varılmasına engel değildir. Bu tartışma bir yasa değişikliği ile Anayasa Mahkemesi’nin önene gelebileceği gibi yapılacak ilk seçimde, YSK’nın kararına da bırakılabilir. Ancak konunun YSK’nın kararına bırakılması, son anda siyasi krizlere yol açabilir. Bu nedenle, sorunun en doğru çözümü Anayasa’da yapılacak bir geçici hükümle konuya açıklık getirmek, ya da seçimden önce yapılacak bir kanun değişikliği ile konuya ilişkin Anayasa Mahkemesinin karar vermesini görmektir. Seçimden önce verilecek bir Anayasa Mahkemesi Kararı, çıkacak siyasi krizlere önceden çözüm üretme imkanı verecektir.

SONUÇ

6771 sayılı Kanunla gerçekleşen 2017 Anayasa Değişiklikleri ile hükümet sistemi parlamenter sistemden başkanlık sistemine evrilmiştir. Bu doğrultuda, devlet başkanlığı makamının anayasal statüsü tarafsız, yetkisiz sorumsuz Cumhurbaşkanlığından; partili, yürütmede tek yetkili ve tam sorumlu başkanlık olarak değiştirilmiştir. Her ne kadar “Cumhurbaşkanlığı” kavramı korunmuş olsa da, devlet başkanının yeni statüsü başkanlıktır. Anayasa Değişikliği hakkında 6771 sayılı Kanun’un 18. maddesinin b) fıkrasına göre, “ 101 ve 102 nci maddelerinde yapılan değişiklikler, birlikte yapılacak ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte, …yürürlüğe girer”. Bu hüküm gereğince ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvim, 30 Nisan 2018 tarihinde başladığından, 101. maddenin yeni halinde yer alan “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü de,  24 Haziran 2018 tarihinde yapılan ilk birlikte seçimde uygulanmış olmaktadır. Dolayısıyla, 24 Haziran tarihinde seçilen Cumhurbaşkanının ilk başkanlık seçimidir. Bundan sonra yapılacak ilk birlikte seçim ikinci seçimi olacaktır.

23.06.2018

Prof.Dr. Abdurrahman EREN


[1] Kenan Evren’in 12 Eylül sonrası yapılan anayasa referandumu seçimi ile cumhurbaşkanı seçilmiş sayılması istisnai bir durumdur.

[2] AYM, Esas Sayısı : 2012/30, Karar Sayısı : 2012/96, Karar Günü : 15.6.2012.

[3] AYM, Esas Sayısı : 2012/30, Karar Sayısı : 2012/96, Karar Günü : 15.6.2012.

[4] Anayasa Mahkemesi Üyesi’nin görüşü ile paralel görüş için bk. Kemal Gözler, “Cumhurbaskanı Abdullah Gül’ün Görev Süresi Ne Kadardır ve Bu Görev Süresi Kanunla Belirlenebilir mi?”, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Yıl 7, Sayı 66, Subat 2012, s.36-50 www.anayasa.gen.tr/gorev-suresi.htm.

[5] Karara muhalif kalan üye Fulya KANTARCIOĞLU, bk. AYM, Esas Sayısı : 2012/30, Karar Sayısı : 2012/96, Karar Günü : 15.6.2012.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın